- inkıta
- is., esk., Ar. inḳiṭāˁ
Kesilme, kesintiAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
inkıtâ — (A.) [ عﺎﻄﻘﻥا ] kesilme, kesintiye uğrama … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
İNKITA' — Tükenme. Kesilme. Arkası gelmeme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
inkıta — kesilme; kesinti; ara verme … Hukuk Sözlüğü
İNKITÂ-İ TAMS — (Kadın) âdetten kesilme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kesinti — is. 1) Kesilen parça, kırpıntı 2) Bir işin bir süre için durması, inkıta, fasıla İşimiz hiçbir kesintiye uğramadan yürüyor. 3) ekon. Ödenen bir paradan herhangi bir sebeple kesilen bölüm Bu ücretin hiçbir kesintisi yoktur. Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dücâce — (A.) [ ﻪﺝﺎﺝد ] tavuk. ♦ düçar ı inkıtâ olmak kesintiye uğramak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MÜNKATI' — (Kat . dan) İnkıta eden, kesilmiş, kesilen. Aralıklı ve son bulan. * Arada bağ kalmıyan, ayrılmış. * Herkesten ayrılıp bir kişiye bağlı kalan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
VİCDANİYYAT — Vicdanlılıklar. Vicdana ait hususiyetler ve hisler.(İ lem eyyühel aziz! Hayrat ve hasenatın hayatı niyet iledir. Fesadı da ucb, riyâ ve gösteriş iledir. Ve fıtri olarak vicdanda şuur ile bizzat hissedilen vicdaniyatın esası, ikinci bir şuur ve… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İBTİTA' — Kesilme, inkıta … Yeni Lügat Türkçe Sözlük