kėsinti — kė̃sinti, ina, ino intr. Kp eiti nevikriai, išsikėtusiam: Būk namie, nekėsink paskui mane Č … Dictionary of the Lithuanian Language
kėšinti — kė̃šinti, ina, ino intr. K.Būg, Lkm pamažu eiti, kėžinti: Kur teip tykiai kė̃šini? Ktk. Kė̃šini kap rugius insėjęs Dglš. Kė̃šink nestovėjęs! Trgn … Dictionary of the Lithuanian Language
tevkifat — kesinti … Hukuk Sözlüğü
BİTKE — Kesinti. * Kesilen bir nesnenin ufak parçaları, cüz leri … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HÜTAME — Kesinti, kırpıntı. Parça … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAZABE — Kesinti. Bağ ağacından ve diğer ağaçtan kesilen parçalar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
boşluk — is., ğu 1) Oyuk, çukur, kapanmamış yer 2) Kesinti, kopukluk 3) Boş geçen süre Bu boşluktan sıkılıyorum. 4) Eksiklik, yoksunluk duygusu Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu. S. F. Abasıyanık 5) mec. Yetersizlik O günden bugüne olanları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fasıla — is., Ar. fāṣila Aralık, ara, kesinti Kısa bir fasıladan sonra kadının sesi tekrar işitildi. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller fasıla vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hemze — is., Ar. hemze Gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz Rey (re y), neşe (neş e), mesele (mes ele) … Çağatay Osmanlı Sözlük
inkıta — is., esk., Ar. inḳiṭāˁ Kesilme, kesinti Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller inkıtaya uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük