İSTİARE — Ariyet istemek. Ödünç almak. Birinden iğreti bir şey almak. * Edb: Bir kelimenin mânasını muvakkaten başka mânada kullanmak; veya herhangi bir varlığa, ya da mefhuma asıl adını değil de, benzediği başka bir varlığın adını verme san atına istiare… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSTİARE-İ MEKNİYE — (Kapalı istiare) Teşbihin temel unsurlarından yalnız benzetilenle yapılan istiare. Meselâ: Merhum Mehmed Akif in:Şu karşımızda mahşer kudursa, çıldırsa,Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz.Cihan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSTİARE-İ MUSARRAHA — (Açık istiare) Teşbihin iki temel unsurundan yalnız kendisine benzetilen ile yapılan istiare.Meselâ: Büyük âlimlere; ayaklı kütüphane veya yaşlı kimselere hayatının son baharında denilmesi gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSTİARE-İ MUTLAKA — (Temlihiye veya tehekkümiye) Edb: Şaka, lâtife veya alayı içine alan bir istiaredir. Meselâ: Tilkinin eşeğe gelsem olmaz mı huzura, a benim aslanım demesi gibi... (Edb.S … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
temsilî istiare — is., ed. Alegorik anlatım … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğretileme — is. 1) Eğretilemek işi Kendi sarsak ahlak değerlerine bağlı yaşamaktadır. Bu da ilginç bir eğretilemeyle romana yedirilir. S. İleri 2) ed. İstiare … Çağatay Osmanlı Sözlük
temsilî — sf., esk., Ar. temṣīlī Bir şeyi göz önünde canlandıran, temsille ilgili Birleşik Sözler temsilî istiare temsilî resim … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEYAN — İzah. Açıklama. Anlatma. Açık söyleme. * Öğretme. * Fesahat ve belâgat. * Edb: Belâgat ilminin hakikat, mecaz, kinâye, teşbih, istiâre gibi bahislerini öğreten kısmı. (Bak: Belâgat) * Söz olsun, iş olsun; vukû bulan şeyden murad ne olduğunu o şey … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜSTEÎR — (Ariyyet. den) Ödünç veya borç alan. İstiare eden … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜŞKİLAT-I KUR'ANİYE — Manasının incelik ve derinliği veya istiare i bediyye ile ifade edilmiş olması gibi sebeblerden dolayı derin tetebbu ve tefekkür neticese ancak anlaşılabilen âyetler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük