işletmek

işletmek
-i
1) İşlemesini sağlamak, çalıştırmak

Trenlerimizi odunla işletiyorduk.

- F. R. Atay
2) Bir şeyi, bir kimseyi, bir yeri kullanarak veya çalıştırarak yarar sağlamak

O havali işçileri arasında gücü, kuvveti ile o kadar tanınmıştı ki herkes onu tarlasında işletmek isterdi.

- H. E. Adıvar
3) nsz Üzerine işleme yaptırmak

Adamcağız üşenmeden çarşı pazar dolaşıyor, kızına üşenmeden çerçeveletmek ve işletmek için ucuz atlaslar, kadifeler, ipekler ... satın alıyordu.

- R. N. Güntekin
4) tkz. Şaka ve birtakım yalanlarla sezdirmeden birini kandırmak veya onunla eğlenmek

Sana yalan söylemişler, dalga geçmişler, işletmişler seni.

- A. İlhan

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • işletmek — I, 265 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ev işletmek — genelev sahibi olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafasını işletmek — doğru ve iyi düşünmek Biraz kafanızı işletseniz ne düğümler çözersiniz. T. Oflazoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafayı çalıştırmak (veya işletmek) — akılcı davranarak sorunları çözmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kullanmak — i 1) Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu? H. C. Yalçın 2) Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bulgu — is. 1) Var olduğu hâlde bilinmeyeni bulup ortaya çıkarma işi ve bu işin sonunda elde edilen şey 2) Araştırma verilerinin çözümlenmesinden çıkarılan bilimsel sonuç, netice Banka bu gibi bulguları işletmek için para veren bir kurumdur. 3) tıp… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çentik — is., ği 1) Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık Bıçağın ağzında çentik var. 2) Küçük oyuk İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ev — is. 1) Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı 2) Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar. N. Cumalı 3) mec. Aile Evine bağlı bir adam. 4) esk. Soy,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • faiz — is., ekon., Ar. fāˀiż 1) İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema 2) Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli Birleşik Sözler… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • faizlendirmek — i Parayı faize verip işletmek, çoğaltmak, nemalandırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”