- ev
- is.
1) Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı2) Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane
Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar.
- N. Cumalı3) mec. AileEvine bağlı bir adam.
4) esk. Soy, nesilBirleşik Sözler- ev adamı- ev altı- ev bark- ev halkı- ev işi- genelev- aşevi- ayevi- babaevi- bağ evi- bakımevi- basımevi- bıçkıevi- buğuevi- camevi- canevi- cemevi- cezaevi- ciltevi- çayevi- çiçekevi- dağ evi- dikimevi- doğumevi- doyumevi- dökümevi- düğünevi- dümenevi- dünyaevi- erkekevi- ezimevi- giyimevi- gökevi- gözevi- halkevi- huzurevi- ıslahevi- imamevi- kadınevi- kahveevi- kayakevi- kesimevi- kızevi- kitabevi- konukevi- kuşevi- modaevi- oğlanevi- orduevi- ölüevi- polisevi- radyoevi- sanatevi- sazevi- sergievi- tecimevi- tutukevi- yapımevi- yargıevi- yayıneviAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- ev açmak- <- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.