anlaşmazlık çıkmak — bir konuda uyuşmazlık söz konusu olmak ... gelin odası, gelin giyim takımı için bu sefer de iki kız kardeş arasında bir anlaşmazlık çıksın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
yorgan gitti, kavga bitti — anlaşmazlık sebebi olan şey ortadan kalktığında anlaşmazlık da sona erdi anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyuşmazlık çıkmak — anlaşmazlık olmak, ihtilaf doğmak Toplu iş sözleşmesi sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
zırıltı çıkarmak — anlaşmazlık sebebiyle kavga etmek Durup dururken zırıltı mı çıkarmalı? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtilaf — anlaşmazlık; uyuşmazlık; çekişme; niza; görüş farklılığı … Hukuk Sözlüğü
ağız tatsızlığı — is. Bir topluluk içindeki geçimsizlik, anlaşmazlık, huzursuzluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara bulma — is. Anlaşmazlık durumunda bulunan kimseleri uzlaştırma işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman — is., Far. duşmān 1) Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır. S. F. Abasıyanık 2) Birbirleriyle savaşan devletler ve bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
har hur — is. Karışıklık ve anlaşmazlık Bir har hurdur gidiyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtilaf — is., Ar. iḫtilāf Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık Yirmi beş senedir bir tek idare adamıyla ihtilafı olmamıştı. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ihtilafa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük