karalamak

karalamak
-i
1) Boya veya kalemle birtakım şekiller çizerek bir yeri kirletmek

Duvarı karalamışlar.

2) Bir yazının üzerini çizerek onu geçersiz kılmak

Son iki satırı karalamalı.

3) Taslak olarak yazmak veya çizmek

Defteri elime alıp şu iki sayfalık yazıyı karaladıktan sonra kapının yavaşça gıcırdadığını işittim.

- H. Z. Uşaklıgil
4) nsz Hızlı ve acele olarak yazmak

Birdenbire ayağa kalktı ve ayakta bir reçete karaladı.

- S. F. Abasıyanık
5) mec. Leke sürmek, kötülük yüklemek, iftira etmek

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • karalamak — karalamak; pislemek. III, 324, 329 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • cızıktırmak — i, hlk. Yazmak, karalamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harcıâlem — sf., Ar. ḫarc + ˁālem 1) Herkesin alabileceği, herkesin kullanabileceği, herkesin işine yarayan, her keseye uygun Pamuklu kumaş harcıâlemdir. 2) Hiçbir özelliği olmayan, yeniliği olmayan, basmakalıp O mesleğe girenleri hırpalamak, gülünçleştirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karalama — is. 1) Karalamak işi 2) El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı 3) Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemiş yazı taslağı, müsvedde İlk şiirim olan bir türkü güftesini, Üsküp türkülerinde gördüğüm vezinle karalamaya başladım. Y. K …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karamak — i, hlk. 1) Hor görmek Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme. Karacaoğlan 2) Karalamak, kara çalmak, lekelemek 3) Kötülemek, yermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”