- karışmak
- -e
1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek
Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı.
- H. R. Gürpınar2) Düzensiz, dağınık olmakYanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa karışmış bir hâlde geldi.
- R. H. Karay3) nsz Bulanmak, duruluğunu yitirmekHava birden karıştı. Zihnim karıştı.
4) nsz Açıklığını yitirmek, anlaşılması güçleşmekKaymakam işin karıştığını anlayarak...
- M. Ş. Esendal5) Müdahale etmek, araya girmekSokakta herkes kadın kıyafetine karışmak hakkını kendinde görürdü.
- F. R. Atay6) Engellemek, araya girmek7) Bir araya gelmek, katılmakBingazi'deki muharebeye karışmak için beraber yola çıktığım arkadaş Kahire'de hastalanmıştı.
- Ö. Seyfettin8) İlgilenmek, müdahale etmek, el atmakBen, dedim, başkalarının soy adlarına nasıl karışabilirim?
- M. Ş. Esendal9) Yetkisinde bulunmak, bakmak, iş edinmek, işi olmakBu işe belediye karışır.
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.