blender — is., İng. blender Bakınız karıştırıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
fesat — is., dı, Ar. fesād 1) Bozukluk Mide fesadı. Ahlak fesadı. 2) Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk Birçokları kahveleri fesat yatağı saymayı sürdürürler. S. Birsel 3) Hile 4) sf. Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan (kimse) Sen de … Çağatay Osmanlı Sözlük
fettan — sf., esk., Ar. fettān 1) Fitneli, karıştırıcı 2) mec. Gönül ayartıcı, cilveli Bunun için değil mi ki senin kadın tanıdıklarının hepsi fettandırlar. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
fitneci — sf. Fitne çıkaran, karıştırıcı, ara bozucu, fitne fücur, fitne kumkuması … Çağatay Osmanlı Sözlük
karıştırıcılık — is., ğı Karıştırıcı olma durumu, fitnecilik … Çağatay Osmanlı Sözlük
âşûb — (F.) [ بﻮﺵﺁ ] 1. kargaşa. 2. karıştırıcı … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
küsav — mahruk hatib parçası, ateş karıştırıcı çöp … Çağatay Osmanlı Sözlük
AŞÛB — f. Karıştırıcı, karıştıran mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MAGLATA-İ ŞEYTANİYE — İnsanları aldatmak ve yoldan çıkarmak için söylenen karıştırıcı sözler. Şeytanın insan kalbine vesvese vermesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SİLAHŞÖR — Silahları karıştırıcı, silahlarla oynayıp uğraşıcı. * Eski zamanda bir sınıf silahlı asker, hususiyle muhtelif silahları kullanmakta fevkalâde meleke ve maharet ile mümtaz olup, maiyyette istihdam olunanlara verilen addı. Yeniçeri Ocağı… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük