hoş görmek (veya karşılamak) — gücenilecek veya karşılık gelinecek bir davranışı hoşgörü ile karşılamak, anlayışla karşılamak, kusur saymamak Arkadaşlarının birçok yolsuzluklarını, uygunsuzluklarını hoş görmeye mecburdur. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
geniş karşılamak — hoşgörü ile değerlendirmek Bu vahim skandalı, bu mahdut dışarlık çocuğu niçin bu kadar geniş karşılıyordu? R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
dengiyle karşılamak — kendisine yapılan bir işin karşılığını aynı değerde iş yaparak vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
istikbal etmek — karşılamak Vuslat, sofada misafirleri istikbal etti. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
BERÂY-I İSTİKBÂL — Karşılamak için … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TELAKKİ — Karşılamak. Almak. Kabul etmek. * Şahsi anlayış ve gör … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tekabül etmek — karşılamak; karşılık olmak … Hukuk Sözlüğü
öpüp başına koymak — 1) bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak 2) bir şeyi memnunlukla karşılamak, saygı duymak, saygıyla karşılamak Ne dediği bilinmez, anlaşılmaz, kapalı kutu şiirleri öpüp başımıza koymak lazım… … Çağatay Osmanlı Sözlük
affetmek — i, der, Ar. ˁafv + T. etmek 1) Bağışlamak 2) Hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek Beni affedin, gelemeyeceğim. 3) den Görev veya işten çıkarmak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük