kıyas etmek (veya eylemek) — karşılaştırmak, mukayese etmek Bu adamı başkalarıyla kıyas edemeyiz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukayese etmek — karşılaştırmak, kıyaslamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KIYAS — Benzetmek, karşılaştırmak, mukâyese. İki şeyi birbiri ile karşılaştırmak. Benzeterek hüküm ve muhâkeme etmek. * Man: Doğru kabul edilen iki hükümden bir üçüncü hükmü çıkarmak. * Fık: İki belli şeyden birinin mahsus olan hükmünü, yâni, bu hükmün… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
düşünmek — i 1) Aklından geçirmek, göz önüne getirmek Ezberi düşünmekten, söylediklerimizin anlamını düşünmezdik. Ç. Altan 2) de Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıyaslamak — i, le Karşılaştırmak, oranlamak, örneksemek, mukayese etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
oranlamak — i 1) Ölçmek, hesaplamak, hesap etmek 2) Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak hüküm vermek, tahmin etmek 3) Karşılaştırmak, kıyaslamak 4) i, le Eşit tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölçüşmek — nsz, le 1) Biriyle yan yana gelerek boy bakımından ölçülmek 2) Yarışmak, müsabaka yapmak 3) mec. Karşılaştırmak, mukayese etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölçüştürmek — i 1) Ölçüşme işini yaptırmak 2) Aradaki farkı bulmak için iki şeyi yan yana getirmek, karşılaştırmak, mukayese etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürpriz yapmak — birini, beklenmedik, şaşırtan, sevindiren veya üzen bir olayla karşılaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap çıkarmak — alacakla vereceği kâğıt üzerinde karşılaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük