aksilik — is., ği 1) Terslik, zıtlık, karşıtlık 2) mec. İnatçılık, huysuzluk 3) mec. Bir işin yolunda gitmemesi durumu, uygunsuzluk, elverişsizlik Dönmeyi kararlaştırmış da olsa bir aksilik, mutlaka bir aksilik, benim saadetime engel olacaktı. T. Buğra… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dizi — is. 1) Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk vb.nin oluşturduğu bütün, sıra İki dizi inci. 2) Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri İşte bütün eserlerini bir araya toplayacak olan bu dizinin başına yazılacak ön… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı gelim — is., biy. Karşıtlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşıtlı — sf. Karşıtlık, zıtlık gösteren, tezatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kontrast — sf., Fr. contraste 1) Karşıt, aykırı, zıt 2) is. Karşıtlık, aykırılık, zıtlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
mübayenet — is., esk., Ar. mubāyenet 1) Ayrılık, başkalık 2) Tutmazlık, karşıtlık, uyuşmazlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
oysa — bağ. Aralarında karşıtlık, aykırılık bulunan iki cümleyi “tersine olarak, aksine” anlamlarıyla birbirine bağlayan bir söz, oysaki, hâlbuki … Çağatay Osmanlı Sözlük
paradigma — is., Fr. paradigme 1) Aynı söz dizimsel bağlam içinde birbirinin yerini alabilecek olan ve güçlü bir karşıtlık bağlantısı kuran ögelerin oluşturduğu bütün, dizi 2) Belirli bir alanda çalışan bilim adamlarının paylaştığı ortak değerler ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tezat — is., dı, Ar. teżādd 1) Karşıtlık, karşıt olma, zıtlık, çelişki, kontrast, antagonizma Sanatçı çok garip ve tezatlarla dolu bir yaratıktır. H. E. Adıvar 2) ed. Anlatımda birbirine karşıt iki sözü yan yana kullanma Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıddiyet — is., esk., Ar. żiddiyyet 1) Karşıtlık Sasanlılarla İran ın Üsküdar a kadar gelişi ve Filistin e kadar yürüyüşü bu zıddiyetin son haddini gösterir. Y. K. Beyatlı 2) mec. Sevişmezlik, geçimsizlik, çekemezlik … Çağatay Osmanlı Sözlük