katiyen

katiyen
zf., Ar. ḳaṭˁiyyen
1) Hiçbir zaman, asla

Birdenbire bu ziyaretimin son olacağını, bir daha onu katiyen göremeyeceğimi ... düşündüm.

- S. F. Abasıyanık
2) Kesinlikle

Bu firar meselesine katiyen inanamıyor, akıl sır erdiremiyordum.

- S. M. Alus

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • bayılttırmak — i Bayılmasına yol açmak, bayılmasını sağlamak Ameliyat esnasında katiyen kendisini bayılttırmaz. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kesinlikle — zf. Kesin bir biçimde, kesin, kesin olarak, yüzde yüz, her hâlde, her hâlükârda, mutlak, mutlaka, katiyen …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hiç de — kesinlikle, katiyen Dersleri hiç de iyi değil …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • küfranlık etmek — nankörlük etmek Ekmek yediğin kapıya katiyen küfranlık etmeyeceksin. K. Tahir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • müdahale etmek — karışmak, araya girmek, el atmak Katiyen, müzakereye müdahale etmeyeceğimi ve hiçbir söz söylemek niyetinde olmadığımı ... bildirdim. Atatürk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tecviz edilmek — uygun bulunmak, izin verilmek Sen yaşta çocuklar için katiyen tecviz edilmez ama bizim gibi yaşlı başlı adamların, ara sıra iki kadeh bir şey içmelerinde bir zarar yoktur. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dumana boğmak — 1) duman içinde bırakmak 2) mec. bunaltmak, şüphe içinde bırakmak Adamın kafasını katiyen aydınlatmamalı, karıştırmalı ve dumana boğmalısınız. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”