- kavruk
- sf., -ğu
1) Kavrulmuş olan2) Kurumaya yüz tutmuş3) mec. Yaşı ilerlemesine karşın iyi gelişememiş olan
Kalem gibi baldırlı, kavruk çocuklara para verdim.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kalem gibi baldırlı, kavruk çocuklara para verdim.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Mertol Demirelli — Born June 6, 1996 (1996 06 06) (age 15) Ankara, Turkey Nationality Turkish Known for Piano child prodigy Mertol Demirelli, (born June 6, 1996 in … Wikipedia
kavrukluk — is., ğu Kavruk olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
lekeli — sf. 1) Herhangi bir sebeple üzerinde leke oluşmuş, lekesi olan Armutların en fenası, en kavruk, en lekeli ve en hamı bile asildir. R. H. Karay 2) mec. Kötü tanınmış, lekelenmiş Birleşik Sözler lekeli humma … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanık — sf., ğı 1) Yanmış olan Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu. R. Enis 2) Rengi koyulaşmış Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız. S. F. Abasıyanık 3) Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyümüş de küçülmüş — konuşması ve davranışları yaşına uymayan, büyüklerinki gibi olan Küçücük gözlü, çokbilmiş suratlı, büyümüş de küçülmüş, kavruk bir oğlandı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük