- kaypak
- sf., -ğı
1) Kayagan, kaygan
Kaypak bir yol.
2) mec. Dönek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kaypak bir yol.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
SALD — Kaypak taş. * Taş gibi çok dayanıklı şey. * Dağa çıkmak. * Şiddetle ellerini yere vurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZELUH — Kaypak yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZÜLKA — Kaypak, düz yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dingildek — sf., ği 1) Tabanı üzerinde hareketsiz duramayıp sallanan, oynak, dengesi bozuk 2) mec. Yıpranmış Sinir sistemleri dingildek olan bu titiz adamları domestik uğraşılar büsbütün hırçın yapar. H. Taner 3) mec. Sözüne güvenilmez, kaypak Baştan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönek — sf., ği İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen, caygın, kaypak (kimse), kahpe … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayağan — sf. Üzerinde kolaylıkla kayılan, kaypak Kayağan bir toprak. Birleşik Sözler kayağan taş … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaypakça — sf. 1) Biraz kaypak 2) zf. Sözünde durmayarak, döneklik ederek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaypaklaşmak — nsz Kaypak bir duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaypaklık — is., ğı 1) Kaypak olma durumu 2) mec. Sözünde durmazlık, döneklik Kamplar bir kere sınandı mı, kaypaklıklar ister istemez ortadan kalkıyor. T. Uyar 3) mec. Yanlışlık Günümüzde artık, yönetmeliklerin kaypaklıklara destek edilemeyecek kadar açık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tel cambazı — is. 1) Tel üzerinde yürüyen, çeşitli akrobatik hareketler yapan cambaz 2) mec. Çok kaypak davranan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük