- kılavuzluk
- is., -ğu
1) Kılavuz olma durumu veya kılavuzun işi, rehberlik2) den. Bir gemiyi limana sokma veya limandan çıkarma işiAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kılavuzluk etmek — yol göstermek, rehberlik etmek Bereket versin ki garsonun beyaz gölgesi bana kılavuzluk ediyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
DİLALET — Kılavuzluk etmek. * Nazlanma. İşve. * Üstünlük, galebe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜNDELL — Kılavuzluk edilmiş, yol gösterilmi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
REHBERÎ — Kılavuzluk, rehberlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delalet — is., esk., Ar. delālet 1) Kılavuzluk, aracılık Hemşehrilerinden birinin delaletiyle, senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi. E. E. Talu 2) mec. İz, işaret Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller delalet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fiş — is., Fr. fiche 1) Prizden elektrik akımı almaya yarayan araç 2) Alışverişlerde ödenen paranın miktarını, vergilerini, alışverişin yapıldığı tarihi gösteren belge 3) Bir eserin hazırlanmasında kolaylık sağlamak veya bir işe kılavuzluk etmek için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hostes — is., İng. hostess 1) Taşıtlarda, özellikle uçaklarda yolcu ağırlayan bayan 2) Bir topluluk, kongre vb. yerlerde katılanları ağırlayan, onlara kılavuzluk eden bayan 3) Yarışma programlarında sunucuya yardımcı olan bayan Birleşik Sözler başhostes… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılavuzlamak — i Kılavuzluk etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kösemen — is., hlk. 1) Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç veya teke 2) Dövüşken iri koç veya teke 3) Yol gösteren kılavuz 4) ekon. Borsada öncülük yapan hisse … Çağatay Osmanlı Sözlük
kösemenlik — is., ği Yol gösterme, kılavuzluk Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kösemenlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük