bobin kırıcı — is. Dağınık iplik bobinlerini düzelten ve boyamaya elverişli biçime getiren makinede çalışan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
grev kırıcı — is. Grevi kırma girişiminde bulunan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
pek söylemek — kırıcı ve sert konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dili kılıçtan keskin — kırıcı ve ağır konuşan … Çağatay Osmanlı Sözlük
HATIM — Kırıcı, ufalayıcı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NAKIF — Kırıcı, kıran. * Bakan, nâzır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Ziraat Bankası Ankara (volley-ball masculin) — Ziraat Bankası Ankara Généralités … Wikipédia en Français
haşin — sf., Ar. ḫaşīn Sert, kırıcı, gönül kırıcı Bu ağlamayacak kadar keskin, sert, haşin çocuk yüzü birdenbire bir yağmur gibi ağlamaya başladı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
iğneleyici — sf. 1) Kırıcı, dokunaklı (söz veya davranış) 2) zf. Kırıcı bir biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
iğneli — sf. 1) İğnesi olan 2) İğne ile tutturulmuş, iğnelenmiş 3) mec. Kırıcı, gücendirici, dokunaklı, onur kırıcı, kinayeli Kızının buna benzer iğneli laflarını işiten Saffet, gerçekten sigarayı bıraktı. H. E. Adıvar Birleşik Sözler iğneli fıçı iğneli… … Çağatay Osmanlı Sözlük