kırıcı

kırıcı
sf.
1) Kırma işini yapan
2) mec. Kaba, sert, çevresindekileri inciten (davranış, söz vb.)

Kırıcı bir davranış.

3) mec. Bir şeyin gerektiği gibi gelişmesini, oluşmasını önleyen, engelleyen

Grev kırıcı.

4) fiz. Kırınım oluşturan

Kırıcı ortam.

5) is., tic. Senet, tahvil, bono ve süresi gelmemiş alacaklarla ilgili alışveriş veya işlem yapan kimse, kuruluş
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • bobin kırıcı — is. Dağınık iplik bobinlerini düzelten ve boyamaya elverişli biçime getiren makinede çalışan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • grev kırıcı — is. Grevi kırma girişiminde bulunan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pek söylemek — kırıcı ve sert konuşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dili kılıçtan keskin — kırıcı ve ağır konuşan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HATIM — Kırıcı, ufalayıcı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • NAKIF — Kırıcı, kıran. * Bakan, nâzır …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Ziraat Bankası Ankara (volley-ball masculin) — Ziraat Bankası Ankara Généralités …   Wikipédia en Français

  • haşin — sf., Ar. ḫaşīn Sert, kırıcı, gönül kırıcı Bu ağlamayacak kadar keskin, sert, haşin çocuk yüzü birdenbire bir yağmur gibi ağlamaya başladı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iğneleyici — sf. 1) Kırıcı, dokunaklı (söz veya davranış) 2) zf. Kırıcı bir biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iğneli — sf. 1) İğnesi olan 2) İğne ile tutturulmuş, iğnelenmiş 3) mec. Kırıcı, gücendirici, dokunaklı, onur kırıcı, kinayeli Kızının buna benzer iğneli laflarını işiten Saffet, gerçekten sigarayı bıraktı. H. E. Adıvar Birleşik Sözler iğneli fıçı iğneli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”