kireççil — sf., bit. b. Kireçli topraktan hoşlanan, kireçli toprakta yetişen (bitki), kireçyeren karşıtı Yonca kireççil bitkilerdendir … Çağatay Osmanlı Sözlük
kireçyeren — sf., bit. b. Kireçli topraktan hoşlanmayan, kireçli toprakta yetişmeyen, kireççil karşıtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakıl — is., min. Çakıl taşı Killi, kireçli toprak küçük çakıl parçalarıyla örtülüydü. N. Cumalı Birleşik Sözler çakıl çukul çakıl kuşu çakıl taşı çakıl yol … Çağatay Osmanlı Sözlük
çayır otu — is., bit. b. 1) Çayır oluşturan çeşitli bitkilerin genel adı 2) Buğdaygillerden kuru ve kireçli yerlerde yetişen küçük bir ot, fleol (Phleum pratense) … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikit — is., min. Mağaralarda tavandan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla tabandan yukarıya doğru oluşan kalker birikintisi, stalagmit … Çağatay Osmanlı Sözlük
düden — is., coğ. Kireçli bölgelerde kirecin erimesi veya yer altındaki karstlı bir çukur tavanın çökmesiyle oluşan doğal kuyu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaba su — is., yu Kireçli, içilemeyen ve sabunu köpürtmeyen su … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabuklular — is., ç., hay. b. Kabukları, yapılarındaki kireçli tuzlar dolayısıyla sertleşmiş olan, solunum aygıtları balıklara benzeyen, çok hücreli hayvanlardan eklem bacaklılar sınıfı Yengeç ve ıstakoz kabuklulardandır … Çağatay Osmanlı Sözlük
pekmez toprağı — is. Üzüm şırasını kestirmek için kullanılan, kil ile karışık kireçli toprak, marn … Çağatay Osmanlı Sözlük
tebeşir — is., Far. tebāşīr 1) Toz zerreciklerinden oluşan, çizdiği yerde iz bırakan, beyaz veya açık renkte kireçli kaya 2) Bu maddeden yapılan, kara tahta, duvar vb. yüzeylere yazı yazmak için kullanılan, beyaz veya renkli çubuk Tahta başında, elimde… … Çağatay Osmanlı Sözlük