barıg — kokmuş şey (yalnız kullanılmaz) I, 372bkz: bırıg gidiş I, 24, 26, 27, 371; I I, 55, 57, 58 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bırıg — kokmuş I, 372bkz: barıg … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sasıg — kokmuş I, 372 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
CİFE — Kokmuş et, ölü hayvan, le … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAŞAN — Kokmuş tuluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HINZIB (HUNZEB) — Kokmuş et parçası. Bir lâkap … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HİŞİN — Kokmuş tuluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cılk — sf. 1) Bozularak kokmuş (yumurta) 2) Cıvık Çok çamurlu, cılk yollarda çoğu kadın olan köylüler, toplanmış bizi seyrediyorlardı. H. E. Adıvar 3) İrinlenmiş Uyuzlunun bilekleri cılk yara içindeydi. S. F. Abasıyanık 4) hlk. Sözünün eri olmayan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kokmak — nsz, ar 1) Koku çıkarmak Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor. H. R. Gürpınar 2) Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokuşmak Bu et kokmuş. 3) mec. Olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek Ortalık savaş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kokmuşluk — is., ğu Kokmuş olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük