konmak — konmak, bir yere konmak I, 319; II, 331; III, 184, 185 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
hazıra konmak — başkasının emeğiyle ortaya çıkmış bir şeyden yararlanmak Hazıra konmak istemeyen şair, yeni söyleyişler aramak zorundadır. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
daldan dala konmak — sık sık iş, konu veya düşünce değiştirmek Çalı kuşu gibi daldan dala konan kararsız bir çocuktu. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağlı kapıya konmak — rahat, sıkıntısız bir yere girmek, geçimini başkasının üstüne yıkmak Kondu, namussuz, yağlı kapıya, diye, hasedini belli ediyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
beleşe konmak — bir şeyi emek harcamadan, para vermeden elde etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelepire konmak — kelepir yakalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürürlüğe konmak — bir kanun veya bir karar uygulama alanına konulmak Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ... antlaşmalar ... yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
mirasa konmak — bir kimseye önemlice bir kalıt kalmak Bizimkiler okkalı bir mirasa konmuşlar da o hergelenin hakkını mı yemişler ne? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
başına devlet (veya talih) kuşu konmak — beklemediği büyük bir nimeti ele geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Konak — Ko|nạk 〈m. 1; in der Türkei〉 1. Amtsgebäude 2. vornehme Wohnung, Schloss [türk.] * * * Ko|nạk, der; s, e [türk. konak, zu: konmak = sich setzen, sich niederlassen]: (in der Türkei) palastartiges [Amts]gebäude. * * * Konạk [türkisch] der, s/… … Universal-Lexikon