- konuşturmak
- -i
1) Konuşmasını sağlamak, konuşmasına yol açmak
İki kişiyi, iki orta hâlli vatandaşı - hayalî olarak - konuşturuyorum.
- B. Felek2) mec. Bir müzik aracını çok güzel çalmakPiyanoyu konuşturuyor.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İki kişiyi, iki orta hâlli vatandaşı - hayalî olarak - konuşturuyorum.
- B. FelekPiyanoyu konuşturuyor.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bülbül gibi konuşturmak (veya söyletmek) — itiraf ettirmek Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
konuşturma — is. Konuşturmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
transa geçmek (veya girmek) — kendinden geçmek, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya veya havaya geçmek O garip bir transa girmişti; beni konuşturmak, nasıl aşağılık duygusu içinde kıvrandığımı işitmek istiyordu. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
dile getirmek — 1) konuşturmak Yıllar yılı, bu amaçları devlet adamlarımız, basınımız, sanat âlemimiz dile getirip durmuştur. T. Halman 2) belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek Kendi kendime, adlı şiirinde bunu şöyle dile getirir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan) — insanları konuşturmak için biraz dertlerini deşmek yeter anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜDEBBİR-İ HAKÎM — Hikmetle tedbir eden. Her işini çok hikmet ve tedbirle yapan. Cenab ı Hak.(Evet, hiçten birden hârika bir gürültü ile cevvi konuşturmak ve fevkalâde bir nur ve nar ile zulmetli cevvi ışıkla doldurmak ve dağvâri, pamukmisâl ve dolu ve kar ve su… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük