dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyân — (A.) [ نﺎﻴﺑ ] açıklama, ifade etme, dile getirme. ♦ beyân edilmek açıklanmak, dile getirilmek. ♦ beyân etmek açıklamak, dile getirmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ifâde — (A.) [ ﻩدﺎﻓا ] söylem, anlatım, dile getirme. ♦ ifâde edilmek anlatılmak, belirtilmek, dile getirilmek. ♦ ifâde etmek anlatmak, belirtmek, dile getirmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
serd — I. (A.) [ دﺮﺱ ] düzgün dile getirme. II. (F.) [ دﺮﺱ ] 1. soğuk. 2. sert, haşin. ♦ serd etmek dile getirmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
tezkîr — (A.) [ ﺮﻴﮐﺬﺕ ] hatırlatma. ♦ tezkîr edilmek hatırlatılmak, dile getirilmek. ♦ tezkîr etmek hatırlatmak, dile getirmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
birlemek — i 1) Bir etmek, tek duruma getirmek 2) din b. Tanrı nın birliğini dile getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
seslendirmek — i 1) Sesli duruma getirmek, sesli olmasını sağlamak 2) Hissedilen bir duyguyu, düşünülen bir fikri dile getirmek, duyurmak 3) sin., TV Sesi, çekimden sonra film üzerine geçirmek, kaydetmek 4) müz. Bir müzik eserini okumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
İNTAK — Edb: Söylemeğe kabiliyeti olmayanı söyletmek. Onun nâmına konuşmak. Nutka getirmek, söyletilmek. Dile getirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
doğaçlamak — nsz 1) Birdenbire ve içine doğduğu gibi söylemek, irticalen dile getirmek 2) O anda şiir söylemek, irticalen şiir söylemek 3) tiy. Bir metne dayanmadan içe doğduğu gibi konuşmak ve oynamak, doğaçlama yapmak, tuluat yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösteri yürüyüşü — is. Bir topluluğun duygularını dile getirmek için ana yollar ve alanlarda yürüyerek yapılan gösteri … Çağatay Osmanlı Sözlük