kötü göz

kötü göz
is.
Kem göz
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kötü — sf. 1) İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı Kötü bir kalem. 2) Zararlı, tehlikeli Kötü adam. 3) Korku, endişe veren Yabancının bu kötü kasdına yalnız azmimizle karşı koyduk. R. E. Ünaydın 4) Kaba ve kırıcı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göz değmek — uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kem göz — is. Baktığı kimseye zarar veren veya nazar değdiren göz, kötü göz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kem gözle bakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KEM GÖZ — Kötü niyetle bakan göz …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • NAZAR — Göz atmak. Mülahaza, düşünmek, bakmak, imrenerek bakmak, düşünce. Yan bakış, kötü bakış. Bir türlü kabul etmek. * Gözdeğmesi. * İltifat. * İtibar …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Sagopa Kajmer — Pays d’origine Istanbul Turquie Activité principale Rappeur dj scratcheur producteur de musique Genre musical Rap turc Années d activité 1997 Aujourd hui Labels …   Wikipédia en Français

  • kem — sf., esk., Far. kem 1) Noksan, eksik Kem akçe. 2) Kötü, fena (göz, söz vb.) Birleşik Sözler kem göz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kör — sf., Far. kūr 1) Görme engelli Körü körüne duygululuk sanatçıyı da körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür. N. Cumalı 2) Keskinliği yeterli olmayan Kör bıçak. Kör makas. 3) Az aydınlık veren Sahanlığın üstünde bir kör kandil… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”