kulaklı somun — is., tek. Yanlarında kanat gibi çıkıntıları olan bir somun türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
yelken kulaklı — sf. Dış kulağı iri ve geniş olan Bir kenarda, yelken kulaklı bir stajyer, ajans bültenlerinden özet çıkarmaya çalışıyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalem kulaklı — sf. Kulakları dik ve düzgün (at, geyik vb.) … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzun kulaklı — is. Eşek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulaklıg — kulaklı I, 498 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Arzos — Άρζος Location … Wikipedia
eşek — is., ği, hay. b. 1) Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan (Equus asinus) 2) hlk. Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa Birleşik Sözler eşek arısı eşekbaşı eşek cenneti… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalem — is., Ar. ḳalem 1) Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir. F. R. Atay 2) Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer Bütün bizim kalem böyle, geçen gün de Sıtkı Efendi o kör … Çağatay Osmanlı Sözlük
karsak — is., ğı, hay. b. Köpekgillerden, soluk kahverengi, karnı beyaz tüylü, kısa kulaklı, postundan kürk yapılan bir memeli türü (Vulpes corsac) … Çağatay Osmanlı Sözlük
koçboynuzu — is., den. Üzerine ip iliştirmeye yarayan, iki kulaklı ağaç veya metal çengel … Çağatay Osmanlı Sözlük