- küçük
- sf., -ğü
1) Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
Bir aralık başımın üstünde kartaldan küçük, atmacadan büyük yırtıcı kuşlardan birinin döndüğünü gördüm.
- M. Ş. Esendal2) Yaşı daha az olanOrtanca ve küçük ablalar ... beni, arabanın beklediği sokağa indirdiler.
- R. N. Güntekin3) Niceliği az olanKimseden en küçük bir alaka görmüyordum.
- S. F. Abasıyanık4) Niteliği aşağı olan, bayağıKüçük adam.
5) Geri aşamadaKüçük bir memur.
6) Değersiz, önemsizBu iyi temiz, sıhhatli, küçük insanların uykusu bambaşka bir şey.
- S. F. Abasıyanık7) Kısık, parlak olmayan (ses)Küçük, tatlı bir sesle kovboy şarkıları söyledi.
- R. H. Karay8) is., mec. Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse9) is. Küçük abdestBirleşik Sözler- küçük ad- küçük ay- Küçükayı- küçükbaşAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.