külfet — (A.) [ ﺖﻔﻠﮐ ] 1. zahmet. 2. merasim … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
KÜLFET — Zahmet. Sıkıntı. Yorgunluk. Zahmetli iş. Adetten ve lüzumundan çok yorularak çalışmakla iş yapmak. * Merâsim … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
külfet — sıkıntı; zorluk; yük; zahmet; eziyet … Hukuk Sözlüğü
İHTİYAR-I KÜLFET — Külfete katlanma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KÜLEF — (Külfet. C.) Külfetler, zahmetler, sıkıntılar, zorluklar. * Merâsimler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
külfetsizce — zf. Külfet altına girmeden, külfete katlanmadan Günün asıl konusu olan şu Brüksel sergisini, külfetsizce beraber gezelim. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yem istemez, su istemez — elde tutulması hiçbir külfet getirmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
DUZAH — f. Cehennem. Tamu. * Mc: Keder. Külfet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük