kuşku — is. 1) Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı. T. Buğra 2) ruh b. Başkalarının iyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşku uyanmak — şüphe uyanmak Fakat bu mektubun yazısı önceki gün gelen zarf üzerindeki yazıya çok benzediği için genç adamın yüreğinde bir kuşku uyanıyor... Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
küskü — bax küsü … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
küskü — yanup söyünmüş kütük … Çağatay Osmanlı Sözlük
küskü — nazar için duman verme … Beypazari ağzindan sözcükler
kuşku beslemek (veya duymak) — kuşkulanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
küskü gibi — ağır … Beypazari ağzindan sözcükler
kuskuotis — ×kuskuotis, uojasi, ãvosi gobtis … Dictionary of the Lithuanian Language
közegü — küskü, ateş çekmek veya aktarmak için kullan ılan aygıt I, 448 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kuşkulu — sf. 1) Kuşku belirten, kuşku anlatan, şüpheli Demir parmaklıklı penceresinden içeriye kuşkulu bir göz atıyordum. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Kuşku içinde olan, şüpheli Beynimizde biriken bayağı ve kuşkulu fikirleri çam kokularına sürünmüş nazlı hava… … Çağatay Osmanlı Sözlük