lakayıt kalmak — ilgisiz davranmak, aldırmamak Onun gözyaşlarına lakayıt kalmak mecburiyetinde bulunuyorum. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldırmaz — sf. Bir şeye önem vermeyen, umursamayan, kayıtsız, lakayıt Bendeki değişikliğe aldırmaz görünmek için türkü söylüyor. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilgisiz — sf. İlgisi olmayan veya ilgilenmeyen, kayıtsız, aldırmaz, alakasız, lakayıt, bigâne … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayıtsız — sf. 1) Kaydı yapılmamış, deftere veya yazıya geçirilmemiş olan 2) Aldırmaz, ilgisiz, umursamaz, lakayıt Sert, çabuk unutan kayıtsız bir asker durumu alacaktı. H. E. Adıvar 3) mec. Bir şarta bağlı olmayan Birleşik Sözler kayıtsız şartsız Atasözü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lakayıtlık — is., ğı Lakayıt olma durumu Hiç alakaları yokmuş gibi büyük bir lakayıtlık içinde, kuru bir lisanla söylüyorlardı. C. Uçuk … Çağatay Osmanlı Sözlük