dişten tırnaktan artırmak — dişinden tırnağından artırmak Sabah akşam nerde, kimin tarlasında iş varsa gittik, dişten tırnaktan artırdık, zorla üç beş kuruş sahibi olduk. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazından artırmak — yiyeceğinden kısıp parasını artırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kameti artırmak — 1) yüksek sesle konuşmak 2) ortalığı velveleye vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dişinden tırnağından artırmak — yiyecek giderlerini kısarak para biriktirmek Susuz Yaz adlı öykü kitabımı, oyunlarımı hep böyle dişimden tırnağımdan artırarak bastırdım. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çoğaltmak — i 1) Miktarını, sayısını, ölçüsünü artırmak Şüphe yok ki ölçüsüz bir para israfı bu borçları daha çoğaltacak, hiç azaltmayacaktı. P. Safa 2) Çoğaltma makinesi kullanılarak sayısını artırmak, teksir etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
diş — is. 1) Çene kemiklerinin üstüne dizili, ısırıp koparmaya ve çiğnemeye yarayan sert, beyaz organlardan her biri 2) Çark, testere, tarak vb. çentikli şeylerdeki çıkıntıların her biri Çarkın dişleri tebessüm eder gibi tatlı bir ses çıkardı. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
NECEŞ — Değeri artırmak için almak. * Bir kumaşın pahasını artırmak. * Dağılmış şeyleri bir yere toplamak. * Örtmek, setretmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
akkuyruk — is., ğu, bit. b. Tadını artırmak için çay harmanına katılan beyaz bir çay türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
alevlendirmek — i 1) Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak Ateşi alevlendirmek. 2) mec. Etkisini, şiddetini artırmak, çoğaltmak Davayı alevlendirerek zavallı beyimi üzmek istemem. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka müziği — is., tiy. Bir oyunda hareket ve sözlerin yanı sıra etkiyi artırmak için hafifçe çalınan müzik … Çağatay Osmanlı Sözlük