mercek altına almak — çok titizlikle ve etraflıca incelemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıraksak mercek — is., ği, fiz. Üzerine düşen birbirine paralel ışınları yanlara doğru kırarak birbirinden uzaklaştıran mercek … Çağatay Osmanlı Sözlük
görüntü — is. 1) Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet 2) Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. ile oluşturulan biçimi, hayal 3) Manzara 4) fiz. Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. araçlarla oluşturulan biçimi, hayal 5) mat. Sayı … Çağatay Osmanlı Sözlük
lens — is., İng. lens 1) Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens 2) fiz. Mercek Birleşik Sözler kontak lens … Çağatay Osmanlı Sözlük
objektif — sf., Fr. objectif 1) Nesnel Olayları elden geldiğince objektif bir şekilde vermeye özen gösterirdi. H. Taner 2) is., fiz. Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün vb. optik aletlerle cisimlerden gelen ışınları alıp ekran üzerine yansıtan mercek veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Lens culinaris — Lenteja Otto Wil … Wikipedia Español
National Intelligence Organization (Turkey) — Millî İstihbarat Teşkilatı Milli İstihbarat Teşkilatı Agency overview Formed 1965 Preceding agency Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Jurisdiction Government of Turkey Employees 5000 (full time) … Wikipedia
adese — is., fiz., Ar. ˁadese 1) Mercek 2) bit. b. Kovucuk 3) mec. Görüş derecesi, inceliği Evvelkilerle bu son görüşümüz arasındaki adese farklılıklarını ölçüyorum. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
akromatik — sf., ği, fiz., Fr. achromatique 1) Beyaz ışığı çözümlemeden geçiren, renksemez Akromatik mercek. Akromatik teleskop. 2) bit. b. Hücrede boyayı kabul etmeyen (bölüm) Birleşik Sözler akromatik iğ iplik … Çağatay Osmanlı Sözlük
billur cisim — is., smi, anat. İrisin arkasında yer alıp mercek görevi yapan, biçimi ve büyüklüğü mercimeğe benzeyen saydam cisim … Çağatay Osmanlı Sözlük