müstesnâ — (A.) [ ﯽﻨﺜﺘﺴﻡ ] 1. apayrı. 2. dışında haricinde … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MÜSTESNA — İstisna edilen. Ayrı tutulan, ayrı muameleye tabi olan. Kaide dışı bırakılmış olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
müstesna — ayrık; istisna olan; kural dışı … Hukuk Sözlüğü
KADD-İ MÜSTESNA — Müstesna boy. Güzellikte emsalsiz ve benzeri olmayan endam … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ayrıcalı — sf. Başkalarına benzemeyen, ayrı tutulan, müstesna … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrık — sf., ğı 1) Ayrılmış Yandan ayrık, tek tük gümüş pırıltılı saçları. Y. Z. Ortaç 2) Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen, ayrıcalı, müstesna 3) Kural dışı 4) Düzgün ve uygun olmayan, çarpık Apış arasına fazla tülbent ve mermerşahi tıkarak bebeği… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çirkin — sf., Far. çirkīn 1) Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi. H. R. Gürpınar 2) Hoş olmayan, yakışık almayan (davranış veya söz) Bu boş ve çirkin iddiayı bir kere de… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokunulmaz — sf. 1) İlişilmez, el sürülmez, taarruzdan korunmuş Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Anayasa 2) mec. Hiçbir biçimde eleştirilemez Dokunulmaz, yan bakılmaz, müstesna bir mahluktur.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hariç — is., ci, Ar. ḫāric 1) Dış, dışarı Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır. S. F. Abasıyanık 2) Yabancı ülke, dışarı On yıl hariçte kalmış. 3) zf. Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, müstesna Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kural dışı — sf. Kurala uymayan, kurala aykırı, ayrık, müstesna, şaz … Çağatay Osmanlı Sözlük