- nişanlanmak
- nsz, -le
1) Nişanlı duruma gelmek, adaklanmak2) Evlenmeye söz verme belirtisi olarak nişan yüzüğü takmak
Bu, bizim nişanlandığımız gündür.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu, bizim nişanlandığımız gündür.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yüzük takmak — nişanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adaklanmak — nsz, le, hlk. Nişanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
nişanlanma — is. 1) Nişanlanmak işi 2) Bir erkekle bir kadının ileride birbirleriyle evlenmek için yaptıkları sözleşme … Çağatay Osmanlı Sözlük
şerbet — is., Ar. şerbet 1) Meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek Biraz sonra gümüş bir tepsi içinde ahududu şerbeti getirdiler. A. Haşim 2) Belli törenlerde konuklara sunulan şekerli içecek Hemen o haftalarda bir sabah Muhsin Beylerin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yavuklanmak — nsz, e, hlk. Biriyle nişanlanmak Dayısının oğluna yavuklanmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
izin almak — bir şey yapmak için onay sağlamak Çalıştığı bankanın müdürlerinden birinin kızıyla nişanlanmak için izin alıp Edirne ye gitmişti. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
şerbet içmek — sözlenmek veya nişanlanmak üzere tarafların anlaşması durumunda ezilen şerbet içilerek tören yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş bağlamak — 1) başına bir örtü örtmek 2) başak vermek 3) birine veya bir şeye bağlanmak, intisap etmek 4) hlk. nişanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
atağlanmak — ittisam olmak, nişanlanmak, menzur olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük