mahiyet — nitelik; bir şeyin aslı, esası, içyüzü … Hukuk Sözlüğü
güç — 1. sf. 1) Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül Eski yazıyı öğrenmek güç bir işti. 2) zf. Zorlukla Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler gücü gücüne güçbeğenir güç bela Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración … Wikipedia Español
alametifarika — is., Ar. ˁalāmet + fāriḳa Ayırıcı nitelik, ayırıcı özellik Gümülcine onun soyadı değil, sadece askerlikteki alametifarikası. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırmak — i, e 1) Bölmek Elmayı dörde ayırmak. 2) e, den Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak Çocuklara pastadan biraz ayırdım. 3) Bir yeri bir engelle bölmek 4) den Birbirinden uzaklaştırmak 5) i Nitelik değişikliğini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrımlaşma — is. 1) Ayrımlaşmak işi, farklılaşma 2) biy. Hücrelerin veya canlı organizmaların işlevlerine veya yaşayış türlerine ilişkin yapısal nitelik kazanması, farklılaşma Embriyo yaşantısında organlar ayrımlaşma yolu ile ortaya çıkar. 3) jeol. Bir iç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
az — sf. 1) Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. B. R. Eyuboğlu 2) zf. Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak Birleşik Sözler az az az buçuk az… … Çağatay Osmanlı Sözlük
azınlık — is., ğı 1) Bir toplulukta herhangi bir nitelik bakımından ayrı ve ötekilerden sayıca az olanlar, ekalliyet, çoğunluk karşıtı 2) top. b. Bir ülkede ayrı soydan veya inançtan olan ve sayıca az bulunan topluluk, ekalliyet Birleşik Sözler azınlık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağıntı — is. 1) Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ 2) fel. Görelik 3) mat. İki veya daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık veya eşitlik Bir dairenin r yarı çapı ile alanı arasında şöyle bir bağıntı vardır … Çağatay Osmanlı Sözlük
başka — sf. 1) Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim. H. Taner 2) Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor. H. E. Adıvar 3) e. Ayrıca,… … Çağatay Osmanlı Sözlük