- nöbet
- is., Ar. nevbet
1) Sıra, keşik
Bu akşam nöbet sizde, masrafı siz yapacaksınız.
2) Sıra ile yapılan görev, işKarlı dağlar başında nöbet geceleri, siper içlerindeki yağmurlu uzun günler.
- Y. K. Karaosmanoğlu3) Hastalık sebebiyle titreme, yüksek ateşBir aralık nöbeti artmış olacak, kebenin altından arabacıya seslendi.
- M. Ş. Esendal4) Vakit vakit ortaya çıkan aynı türden fizyolojik bozuklukların bütünüBir sıtma nöbeti içinde titreyerek olduğu yere çöreklendi.
- S. F. Abasıyanık5) Kez, defaAkşamları gelince sofra kalktıktan sonra çocuklarla bir nöbet daha oyun oynanır.
- R. N. Güntekin6) Resmî yerlerde veya önemli kimselerin kapısında belli vakitlerde çalınan mızıkaBirleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.