telkin etmek — aşılamak Çocukluğumun en derin, en sürekli, en ihtiraslı sevgisini bana telkin eden bu üvey annemdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşılama — is. 1) Aşılamak işi 2) Yeni aşılanmış ağaç Aşılamaları sık sık sulamalı. 3) Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katma 4) Bitkilerin aşı yoluyla üretilmesi, ilkah 5) sf. Bu yolla elde edilmiş Aşılama su. 6) sf. Aşılanmış (ağaç) … Çağatay Osmanlı Sözlük
çelik — 1. is., ği 1) Kısa kesilmiş dal 2) Kök salması için yere dikilen dal 3) Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları iki tarafı sivri, kısa değnek 4) Bir ağacı aşılamak amacıyla hazırlanmış dal 5) den. Gemilerde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söylev — is. Bir topluluğa düşünceler, duygular aşılamak amacıyla söylenen, uzunca, coşkulu ve güzel söz, nutuk, hitabe Genel sekreter, heykelin önünde verdiği söylev esnasında, biraz evvel kurdeleyi kestiği makasla oynarken parmağını kanatmıştı. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zehirlemek — i 1) Öldürmek amacıyla yedirme, içirme vb. yollarla zehir vermek, ağılamak 2) mec. Birine zararlı düşünceler, zararlı duygular aşılamak Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilkah etmek — 1) döllemek 2) aşılamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalının altına girmek — (birinin) yakınlık kurarak ona düşüncesini aşılamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağına koymak (veya sokmak) — bir duruma veya söze hazırlamak için önceden kısaca anlatmak, düşünce aşılamak, telkin etmek Bunu Bayram ağanın kulağına koydular. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağını doldurmak — (birinin) bir kimseye başkasından bilgi almadan önce konu üzerinde bilgi verirken kendi düşüncesini aşılamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
AHİLİK — Asırlar önce Anadolu da gelişen bir halk ocağı. Sosyal bir kuruluş olan ahilik iş alanında adam yetiştirmek, çalışma sevgisini aşılamak, istihsali çoğaltmak gibi gayeleri vardı. Günlük hayatta ise teavün, yoksulları koruma gibi insani duyguları;… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük