- telkin etmek
- aşılamak
Çocukluğumun en derin, en sürekli, en ihtiraslı sevgisini bana telkin eden bu üvey annemdi.
- Y. K. Karaosmanoğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çocukluğumun en derin, en sürekli, en ihtiraslı sevgisini bana telkin eden bu üvey annemdi.
- Y. K. KaraosmanoğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
telkin — is., Ar. telḳīn 1) Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama 2) din b. Talkın 3) ruh b. Bilinç dışı bir sürecin aracılığıyla, kişinin ruhsal veya fizyolojik alanıyla ilgili bir düşüncenin gerçekleştirilmesi İçinden gelen gizli bir telkin altında hareket … Çağatay Osmanlı Sözlük
itimat telkin etmek — güven vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜLAKANE — Telkin etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TELKİF — Telkin etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
itimat — is., dı, Ar. iˁtimād Güven, güvenç, emniyet Onda fenne, müspet bilgiye karşı saf bir itimat vardı. R. N. Güntekin Birleşik Sözler itimat mektubu itimatname Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller itimat beslemek itimat etmek itimat telkin etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şırıngalamak — i 1) Şırınga etmek 2) mec. Birtakım düşünce veya duyguları bir başkasına benimsetmek, telkin etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşılamak — i, e, tıp 1) Vücutta bağışıklık yaratmak veya yerleşmiş bir hastalığa karşı koyabilmek için hazırlanmış bir aşıyı vücuda vermek, aşı yapmak 2) tıp Başkasına hastalık geçirmek 3) Elde edilmesi istenilen herhangi bir ağacın bir parçasını anaç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
güven vermek — güven duygusu uyandırmak, itimat telkin etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağına koymak (veya sokmak) — bir duruma veya söze hazırlamak için önceden kısaca anlatmak, düşünce aşılamak, telkin etmek Bunu Bayram ağanın kulağına koydular. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… … Çağatay Osmanlı Sözlük