- oturacak
- is., -ğı
Sandalye, tabure, kanepe gibi üstüne oturulan şey
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
otrak — oturacak yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
NEBAA — Oturacak yer, kıç, mak at … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SÜKNA — Oturacak yer. Mesken … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
otmak — oturacak; misafirlik etmek … Beypazari ağzindan sözcükler
sedir — oturacak yüksekçe bir yer … Beypazari ağzindan sözcükler
bambu — is., bit. b., Fr. bambou 1) Buğdaygillerden, sıcak ülkelerde yetişen, boyu 25 m kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston vb. birçok eşyanın yapımında kullanılan bir tür kamış, Hint kamışı, hezaren (II) (Bambusa vulgaris) İlle oturacak: Ya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
berjer — is., Fr. bergère Arkası kabarık ve yüksek, oturacak yeri geniş koltuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
brik — 1. is., Fr. brick İki direkli, seren yelkenli, birkaç top taşıyan gemi 2. is., esk., İng. break Önde çok yüksek bir oturma yeri, arkada da boylamasına yerleştirilmiş oturacak yerleri bulunan dört tekerlekli, yaylı at arabası … Çağatay Osmanlı Sözlük
cenap — is., bı, esk., Ar. cenāb Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz Prens cenapları için oturacak yer arıyoruz. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük