oturak

oturak
is., -ğı
1) Oturulacak yer veya şey
2) Alçak iskemle
3) Bir şeyin yere gelen tarafı, taban
4) Ördek
5) İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti
6) Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm
7) sf. Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm
8) den. Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • oturak — òturak m <G ūrka, N mn ūrci> DEFINICIJA reg. 1. ono na čemu se sjedi, podložak za sjedenje; podmetač (na stolici itd.) 2. stražnjica, čmar ETIMOLOGIJA tur …   Hrvatski jezični portal

  • oturak kündesi — is., sp. Güreşte bir elin arkadan iki bacak arasından, ötekinin de önden getirilerek kasık üzerinde kilitlenmesi biçimindeki kündeleme Biraz savaştıktan sonra bir oturak kündesiyle çocuğu yere vurdum. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oturak — iskemlenin küçüğü …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • oturak âlemi — is. Anadolu nun bazı yörelerinde, sadece erkeklerin katıldığı, kadın oynatılan içkili toplantı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • götü hiç oturak görmedi — hiç oturmayan …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • laylon — oturak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • AS'ASE — Oturak yerin yumuşağı. * Helâk olmak. * Fesâd etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • KÜHKÜM — Oturak yeri kemiği …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • REMAZE — Oturak yeri. * Zina eden kadın …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • REMMAA — Oturak yeri. * Çocukların başındaki oynak yer …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”