oynamak

oynamak
nsz
1) Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak

Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor.

- H. R. Gürpınar
2) Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek

Babalar çocuklarının yanında rakı içer, kumar oynarsa çocuklar da ayyaş ... olurlar.

- B. Felek
3) Kımıldamak, hareket etmek
4) -le Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak
5) Bir film, oyun vb.nde rol almak

Bütün rolleri, şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı.

- Y. Z. Ortaç
6) Film gösterilmek

Bu akşam televizyonda hangi film oynuyor?

7) Tiyatro eseri sahneye konmak

Birisi dedi ki bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış.

- M. Ş. Esendal
8) Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek

Birdenbire apartman kapısının oynadığını hissettim.

- P. Safa
9) İnsan gerekli görevini yapacak hareketten yoksun olmak

Hastanın bacağı oynamıyor.

10) Sarsılmak, yeri değişmek

Depremde yapı oynadı.

11) Sporla ilgili çalışmalara katılmak

Tenis oynamak.

12) Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak

Ne oynadığı gazinonun ismini söyledi ne de danslarından bahsetti.

- R. H. Karay
13) Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak

Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla.

- N. Cumalı
14) Değişiklik göstermek

Bunların fiyatı iki bin ile üç bin lira arasında oynar.

15) -le Tehlikeye düşürmek

Benim sağlığımla oynama.

16) Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek
17) -le, mec. Rastgele yön vermek, aldatmak

Talih bizimle oynuyor.

18) -le, mec. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak

Koca adamla oynamaya utanmıyor musun?

19) mec. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • oynamak — oynamak. I, 225. 226, 240; I I, 114, 226; II I, 131, 377 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kumar oynamak — 1) ortaya para koyarak talih oyunu oynamak Kazanacağından emin olmadıkça kumar oynamak deliliktir. A. İlhan 2) mec. olumlu sonuçlanması şüpheli olan bir işe bile bile girişmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aşık atmak (veya aşık oynamak) — aşık kemiğiyle oyun oynamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şıkır şıkır oynamak — 1) canlı bir biçimde oynamak 2) mec. çok sevinmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tandem oynamak — sp. kalecinin önünde savunmak amacıyla duran iki oyuncu paslaşarak oynamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uzatmaları oynamak — 1) bir görevde son zamanlarını yaşamak 2) sp. oyunda uzatma dakikalarını oynamak 3) mec. ölmek üzere olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cirit oynamak — 1) cirit oyununu oynamak Bu dallardan kendimize atlar yapar, cirit oynar, yarışa çıkardık. Ö. Seyfettin 2) istediği biçimde, keyfince davranmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kâğıt oynamak — iskambil kâğıtlarını kullanarak çeşitli oyunlar oynamak Birkaç soba etrafında çay içiyorlar, tavla ve kâğıt oynuyorlar. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kozunu oynamak — elindeki en üstün ve son imkânı kullanmak Artık iki taraf da son kozlarını oynamak, sonlarının üzerine yürümek zorunda idiler. T. Buğra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büyük oynamak — 1) çok para koyarak kumar oynamak 2) mec. büyük risk ve beklentilerle bir işe girişmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”