- kâğıt oynamak
- iskambil kâğıtlarını kullanarak çeşitli oyunlar oynamak
Birkaç soba etrafında çay içiyorlar, tavla ve kâğıt oynuyorlar.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Birkaç soba etrafında çay içiyorlar, tavla ve kâğıt oynuyorlar.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kâğıt — is., dı, Far. kāġaẕ 1) Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak Yazı kâğıdı. Duvar kâğıdı. Sigara kâğıdı. 2) sf. Bu yapraktan yapılmış Gece hafif… … Çağatay Osmanlı Sözlük
parti çevirmek — kâğıt oyunları, tavla vb.nde bir parti oynamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
elini belli etmek (veya göstermek) — kâğıt, okey vb. oyunlarda elindeki kâğıdı veya taşı, oynayanlara belli edecek biçimde sözle, işaretle açıklayıp oynamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikili — sf. 1) İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan İkili priz. İkili abajur. 2) İskambil, domino vb. oyunlarda iki işareti bulunan (kâğıt veya pul) 3) İki taraf arasında yapılmış İkili anlaşma. 4) is., müz. İki çalgı veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koz — is., bit. b., Far. gavz, goz 1) Ceviz 2) İskambil oyunlarında diğer kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve işaretteki kâğıt 3) mec. Başarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı Başvurduğu bu olağanüstü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük