ödemek

ödemek
-i
1) Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek

Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım.

- R. H. Karay
2) Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek
3) Bedelini vererek bir zararı karşılamak, tazmin etmek
4) Bir iş, bir kuruluş harcanan, yatırılan parayı çıkartmak, itfa etmek

Bu fabrika sermayesini beş yılda ödedi.

5) mec. Bir işin, bir görevin karşılığını vermek

Bir gece de onunla kal. Bize yaptıklarını ödemiş olursun.

- S. F. Abasıyanık
6) mec. Bir şey karşısında fedakârlık etmek, bir şey elde etmek için özveride bulunmak

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • kanıyla ödemek — yaptığının cezasını hayatıyla ödemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kefaretini ödemek — (bir şeyin) cezasını çekmek Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taksit ödemek (veya vermek) — belli zamanda ödeme şartlarına bağlanmış bir paranın bir bölümünü vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • adamak kolay, ödemek zordur — söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can borcunu ödemek — ölmek Sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • para saymak — ödemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tediye etmek — ödemek Ücretin yarısını da o gün tediye ettim. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • keseye davranmak — ödemek istemek Sizi fena alıştırmışlar. Hemen keseye davranmayın. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hakalamak — ödemek, ifa etmek, borcu ida eylemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ötemek — ödemek, cevab vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”