- öğüt
- is., -dü
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk.
- A. GündüzAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk.
- A. GündüzÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ögüt — ögüt, vaaz I, 51, 89, 102, 440; II I, 46, 155, 440bkz: ötlük, övüt … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
öğüt vermek — bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için yol göstermek, nasihat etmek Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz, diye öğüt verdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
sana vereyim bir öğüt; kendi ununu kendin öğüt — kişi kendi işini kendisi yapmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
karaya sabun, deliye öğüt neylesin — özü bozuk olan şey, düzeltme çabalarıyla iyi duruma getirilemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ötlük — ögüt, I, 102bkz: ögüt, övüt … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
övüt — öğüt, nasihat I, 102bkz: ögüt, ötlük … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
nasihat etmek (veya vermek) — öğüt vermek Ayrılırlarken anası, Ayşe ye son bir nasihat verdi. N. Cumalı Dinle sana bir nasihat edeyim / Hatırdan gönülden geçici olma. Karacaoğlan … Çağatay Osmanlı Sözlük
öğütte bulunmak — öğüt vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun dikine (veya doğrusuna) gitmek — öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi davranmak Soruların yanıtlarını buldum mu, ne gezer ama nedense aptal kafam burnunun dikine gitmeyi sürdürdü. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne hâli varsa görsün — öğüt ve uyarı dinlemeyenler için ne yaparsa yapsın, beni ilgilendirmez anlamında kullanılan bir söz Boş ver ne hâlleri varsa görsünler, ben bu heriflere bulaşamam. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük