- parçacık
- is., -ğı
1) Küçük parça, kırıntı
Onlara değin bir dolu anı, sevgi parçacıkları üşüşüyor belleğime.
- N. Meriç2) fiz. Elektron, proton, nötron gibi atomu oluşturan parçaların her biri, partikül
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Onlara değin bir dolu anı, sevgi parçacıkları üşüşüyor belleğime.
- N. MeriçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
atom — is., kim., Fr. atome 1) Birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık 2) hlk. Yaprakları üst üste sarılı topak marul 3) fel. Eski Yunan filozoflarına göre gerçeğin son, artık bölünemez,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
elektron — is., fiz., Fr. électron Bütün atomlarda bulunan negatif yüke sahip temel parçacık, pozitron karşıtı Birleşik Sözler elektron akışı elektron demeti elektron gazı elektron lambası elektron mikroskobu serbest elektron … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyon — is., fiz., kim., Fr. ion Bir veya daha çok elektron kazanmış veya yitirmiş bir atom veya bir atom grubundan oluşmuş elektrik yüklü parçacık, yükün Birleşik Sözler iyon yuvarı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kart — 1. is., Fr. carte 1) Düzgün kesilmiş ince karton parçası 2) Bir kimsenin kimliğini gösteren, kutlamalarda veya kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit 3) Kartpostal 4) Bazı yerlere girmek veya bazı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
partikül — is., fiz., Fr. particule Parçacık … Çağatay Osmanlı Sözlük
pike — 1. is. İyi ayrılamama sebebiyle un veya irmik içerisinde kalmış olan, gözle görülebilen, iri ve koyu renkli kepek vb. parçacık 2. is., Fr. piqué 1) Uçağın yüksekten, hedef üzerine büyük bir açı ile inmesi 2) Uçağın yüksekten hedefin üzerine dik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zerre — is., Ar. ẕerre 1) Çok küçük parçacık Kendi servetinden bir zerresini vatan namına feda etmemişti. Ö. Seyfettin 2) esk. 0,00156 g olan ağırlık ölçü birimi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller zerre kadar … Çağatay Osmanlı Sözlük
içini dökmek — 1) derdini anlatmak, iç dünyasındaki duygu ve düşüncelerini bir bir anlatmak Rakım güldü, bu manastır kaçkını eski gâvura içini dökmekten lezzet alıyordu. H. E. Adıvar 2) ferahlamak, rahatlamak Bu yazıyı niçin yazıyorum? Biraz içimi dökmek, bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eccücük — azıcık, bir parçacık, çok az … Beypazari ağzindan sözcükler