- sabahları
- zf.
1) Sabah vaktinde2) Her sabah
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Aşık Reyhani — ( * ca. 1932 in Pasinler; † 11. Dezember 2006 in Bursa) war ein Volksdichter und Bağlama Spieler der Türkei. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Wirken 3 Werke … Deutsch Wikipedia
gececi — is. 1) Çalışma sırası geceye rastlayan görevli 2) mec. Gündüz erken saatlerde kendini yorgun, çalışmaktan bitkin hisseden kimse Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
günaydın — ünl. Sabahları söylenen esenleme sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadın kadıncık — is., ğı Evinin işini iyi yöneten, hanımefendi, terbiyeli, ağırbaşlı kadın Kocası marangozdu, sabahları çok erken giderdi. Onun arkasından, hemen kadın kadıncık temizliğe başlardı. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahvaltı — is., yı 1) Genellikle sabahları yenilen hafif yemek Sabah kahvaltısından sonra otelimden çıktım. A. Haşim 2) Bu biçimde düzenlenmiş yemek Bu sabah kahvaltı sofrasında üç kişiyiz. Y. Z. Ortaç Birleşik Sözler sabah kahvaltısı Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sabahlık — is., ğı 1) Sabahları yataktan kalkınca geçici olarak giyilen üstlük Hemen onun üstüne sabahlığını geçirerek kapıyı açmaya koştu. S. F. Abasıyanık 2) sf. Sabahla ilgili, sabaha özgü Bir sabahlık iş kaldı. Bir sabahlık kahvaltı. Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakinleşmek — nsz 1) Yatışmak, durgun duruma gelmek, durgunlaşmak Bazı dalgalı gecelerin sabahları, metle yükselmiş ve şimdi sakinleşmiş suyun kenarında kedi leşleri bulurdum. S. F. Abasıyanık 2) Sıkıntısı veya heyecanı geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
süthane — is., T. süt + Far. ḫāne Süt ve süt ürünleri satılan yer Diyojen le beraber oturduğu kulübesinden iki günde bir inip de eski dostu hemşehrisi Pandeli ustanın süthanesinde sabahları süt içerken rastlıyorum. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
vızıltı — is. 1) Vızıldama sesi Uçan bir sivrisineğin vızıltısı duyuldu. Halikarnas Balıkçısı 2) mec. Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınma, sızlanma Gerçi sabahları gene evde iş görüyor, annesinin vızıltısını dinlemeye mecbur oluyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bebek gibi — 1) çok güzel (kadın) 2) bebeğe yakışır biçimde Sabahları annem beni bir bebek gibi oturtur, dersimi tekrar ettirir, sütümü içirirdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük