- salmak
- -i, -e, -ar
1) Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı.
- E. E. Talu2) İvedilikle yollamak, hemen göndermekBununla beraber peşine adam salmak gerekir.
- A. Gündüz3) Koymak, katmakHalk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız.
- R. H. Karay4) SürmekBunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı.
- R. E. Ünaydın5) UğratmakBaşını derde salmak.
6) Vergi yüklemekOna elli bin lira salmışlar.
7) Üzerine yürütmekTazıyı tavşana salmak.
8) -e SaldırmakAç kurt, yılana da salar, taşa da! dedi.
- M. Ş. Esendal9) SarkıtmakSoğutmak için kuyuya su kabı saldı.
10) den. Gemi demir üzerinde dört yana dönmek11) -i, mec. Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemekBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.