sataşmak — çataşmak, mudahele etmek, duçar ve tesadüf olmak; şaka ve latife eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sataşmak — kavga etmek … Beypazari ağzindan sözcükler
daklaşmak — sataşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
uylamak — sataşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
sarkıntı olmak — sataşmak, takılmak, musallat olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarkıntılık etmek (veya yapmak) — sataşmak, laf atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tariz etmek — sataşmak, dokundurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ardılmak — e, hlk. 1) Birisinin sırtına asılmak 2) Sataşmak, çatmak 3) mec. Musallat olmak, asılmak, takılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulaşmak — nsz 1) Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek Tabak bulaştı. 2) e İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı. S. F. Abasıyanık 3) e Hastalık geçmek, sirayet etmek Çocuğa suçiçeği bulaşmış. 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük