aydınlatmak

aydınlatmak
-i
1) Karanlığı giderip görünür duruma getirmek

Işık yüzüne tam tepeden düşüyor ve onu iyice aydınlatıyordu.

- T. Buğra
2) mec. Bir sorun üzerine bilgi vermek

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • cila vermek — aydınlatmak Çocukluk günlerin hatırası zihinlerine cila vermişti. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yarutmak — aydınlatmak III, 52 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • tenvir etmek — 1) ışıklandırmak, aydınlatmak 2) bilgi vermek, aydınlatmak Hep o musikiden anlayan arkadaşımız konuşuyor, bizi tenvir ediyordu. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aydınlatıvermek — i Çabucak aydınlatmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aydınlatma — is. 1) Aydınlatmak işi 2) tiy. Sahnelerin ışıklandırılması işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beyaz kitap — is., bı Bir sorunu aydınlatmak ve savunmak için bir kurum veya hükûmetçe yayımlanan kitap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • duy priz — is. İçerisinde aydınlatmak amacıyla kullanılan duyun yanı sıra elektrik akımı almaya yarayan bir düzeneği de bulunduran alet …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • genelge — is. Yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol göstermek, herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere gönderilen yazı, tamim, sirküler İki gün sonra yönetici bir genelge yayımladı. Ç. Altan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haber bülteni — is. Radyonun, televizyonun ve çeşitli haber ajanslarının günün iç ve dış olayları konusunda kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayımladıkları kısa metin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • havai fişek — is., ği 1) Gece yapılan törenlerde yakılarak havaya uçurulan, renkli ışıklar saçan fişek 2) ask. Geceleyin düşman bölgelerini aydınlatmak amacıyla kullanılan fişek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”