sefer tası gibi — her katında birer odası olan (yüksek ev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sefer — is., Ar. sefer 1) Yolculuk Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Nice seneler geçti dönen yok seferinden. Y. K. Beyatlı 2) Kez, yol, defa Bu sefer ben söylüyorum, tekrar ediyorum. R. H. Karay 3) ask. Genellikle ülke dışına yapılan askerî… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tas — is., Ar. ṭās 1) Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap 2) sf. Bu kabın alacağı miktarda olan İki tas pirinç. 3) Başa giyilen metal koruyucu Tulumbacılar yangınlarda başlarına kalaylı taslar giyerler. S. Birsel Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sufertaş — SUFERTÁŞ, sufertaşe, s.n. Ansamblu alcătuit din câteva vase aşezate unul peste altul şi fixate pe un dispozitiv cu mâner, în care se transportă mâncarea (caldă). – Din tc. sefertas. Trimis de RACAI, 07.12.2003. Sursa: DEX 98 sufertáş s. n., pl … Dicționar Român
dörtlü — sf. 1) Dört parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden dört tane bulunan Dörtlü sefer tası. Dörtlü abajur. 2) is. İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde dört işareti bulunan kâğıt veya pul 3) is., müz. Dört kişiden oluşan müzik topluluğu,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Saduceos — Los saduceos (צדוקים, tsedduqim o zadokitas y otras variantes) es el nombre que en hebreo alude a la descendencia del Sumo Sacerdote Sadoq (Ezequiel 40:46,44:15), de la época de Salomón (1Reyes 2:27,35), que a la vez significa justicia o rectitud … Wikipedia Español
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük