senli benli

senli benli
sf.
1) Aşırı derecede samimi

Senli benli davranışlarıyla, Turhan'ın derlenip toparlanmak, ölçülü olmak için gösterdiği çabayı hiçe indiriyordu.

- N. Cumalı
2) zf. Aşırı ölçüde samimi olarak, teklifsiz bir biçimde

Mal müdürü, vergi kâtibi, evkaf memuru gibi her zaman işinin düşeceği nüfuzlu adamlarla senli benli konuşur, odalarına uğradıkça başköşede ikram görürdü.

- R. H. Karay
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • senli benli olmak — 1) iç içe olmak, bütünleşmek Altı ay önce tramvaylar tuhafıma gitmişti. Bu sefer onlarla daha senli benli olduk. B. R. Eyuboğlu 2) aşırı ölçüde içten, teklifsiz olmak Salonda kahvelerini içerlerken senli benli olmuşlardı bile. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • T–V distinction — In sociolinguistics, a T–V distinction is a contrast, within one language, between second person pronouns that are specialized for varying levels of politeness, social distance, courtesy, familiarity, or insult toward the addressee. Contents 1… …   Wikipedia

  • çeribaşı — is., tar. 1) Alay beyi 2) Çingene topluluklarının başı Çok iyi giyinmiş ve süslenmiş bir çeribaşının yanında, yalın ayak, pis gömlekli bir baldırı çıplak gidiyor ve çeribaşı ile senli benli görüşüyordu. Y. K. Beyatlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hazret — is., Ar. ḥażret 1) Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan Hazreti Ali. Hazreti Fatma. 2) mec. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz Bilen bilir, kolay okunan yazar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • içli dışlı — sf. Gizli işi olmayan, apaçık, olduğu gibi, senli benli, aşırı teklifsiz En çok yurdumdan söz ettim / Doğayla, insanla içli dışlı. C. Külebi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller içli dışlı tanımak içli dışlı olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • laubali — sf., Ar. lāˀubālī 1) Saygısız, çekinmesi olmayan O ilk gönderdiği laubali ve kaba haberi yumuşatmış. S. Ayverdi 2) Senli benli, teklifsiz Gelenlerden biri gülerek laubali bir tavırla ona yaklaştı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) zf. Aşırı samimi bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • samimi — sf., Ar. ṣamīmī 1) İçten (duygu vb.) Sanatkâr, bizi söylediklerinin samimi olduğuna da inandırmalı. O. V. Kanık 2) Candan, açık yüreklikle davranan Diğerine gelince: Bu pek sıcakkanlı, pek samimi bir gençtir. M. Ş. Esendal 3) zf. İçli dışlı,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • samimiyet — is., Ar. ṣamīmiyyet 1) İçtenlik Hayatın kokusu ve rengi olan samimiyet sizden uçup gitmişti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Senli benli olma durumu, samimilik Herhangi bir samimiyet bile mutlaka hakikat demek değildir. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • teklifsiz konuşma — is. Senli benli, samimi, resmî olmadan konuşma ve davranma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üstat — is., dı, Far. ustād 1) Bilim veya sanat alanında üstün bilgisi ve yeteneği olan kimse Koca üstat hemen rasttan bestelediği bir şarkıyı mırıldanmaya başladı. A. Gündüz 2) ünl., tkz. Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”