adamcıl — sf. İnsandan ürkmeyen, insana alışmış olan, insana sokulan, sıcakkanlı, munis Hem de ne adamcıldır, ne candır, bilseniz. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanlı — sf. 1) Kan bulaşmış Kanlı eğeyi mi saklamışlardı, başka bir delil mi? R. H. Karay 2) Kanı olan 3) Kan dökülmesine neden olan Bu savaş çok kanlı olacak, beyler. T. Buğra 4) İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil 5) Kanlanmış olan Kanlı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuş — is., hay. b. Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler kuş bakışı kuşbaşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
memeliler — is., ç., hay. b. Doğurarak üreyen, memeleri olan, sıcakkanlı, iki akciğerli, kalbinde dört boşluğu olan, vücutları genellikle tüylerle örtülü omurgalı hayvanlar sınıfı Birleşik Sözler gagalı memeliler ilkel memeliler … Çağatay Osmanlı Sözlük
samimi — sf., Ar. ṣamīmī 1) İçten (duygu vb.) Sanatkâr, bizi söylediklerinin samimi olduğuna da inandırmalı. O. V. Kanık 2) Candan, açık yüreklikle davranan Diğerine gelince: Bu pek sıcakkanlı, pek samimi bir gençtir. M. Ş. Esendal 3) zf. İçli dışlı,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sempatik — sf., ği, Fr. sympathique 1) Cana yakın, sıcakkanlı, sevimli Sempatik bir çocuk. 2) Çok hoş, hoşa giden Geçende girdiğim dükkân da böyle sempatik bir yerdi. B. Felek Birleşik Sözler sempatik sinir sistemi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcakkanlılık — is., ğı Sıcakkanlı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük